İntihar Damlası
Yazın yağan yağmurun kışkırtıcı bir tarafı var. İşlerin bildiğimizden farklı bir şekilde yürüdüğünü küstahça ima etmesi bir yana bütün rutinleri alt-üst etmede üstüne yoktur yaz yağmurunun. Azalet Bey bu dediğimi anlayacak insanlardan biridir. Kendisi o uyuşuk Temmuz günü adeti olduğu üzere intihar etmek için salondaki avizenin çengeline takılı ipin tam altında duran sandalyeye çıkmıştı ki pencereye vuran yağmur damlalarının tıpırtısıyla irkildi. 50’lerinin başında olan bu sıkkın ve bıkkın adam, doğduğu şehirden bütün hayatı boyunca toplamda iki aydan fazla uzak kalmış değildi ve bu ayda yağmur yağdığına ilk defa şahit oluyordu. Nadiren gerçekleşen yahut ilk defa vuku bulan olaylar karşısındaki sakinliğiyle tanınan emekli mezarlık memuru bu sefer afallamıştı. Galiba sükuneti ve şaşkınlığa karşı bağışıklığı, doğal değil beşeri olaylar söz konusu olduğunda daha güçlüydü. Velhasıl intiharın hiçbir anlamı kalmamıştı artık. Zevk alamayacağını biliyordu. On ay önce emekli olduktan sonra